Partner Seçimi: Zıtlar mı Birbirini Çeker yoksa İnsan Ruh İkizini mi Arar?

Mayıs 03, 2020


Bir evliliği, ilişkiyi mutlu ya da mutsuz kılan nelerdir?

Aslında bu soruya verilecek pek tabi ki bir çok cevap bulunmaktadır. Ancak bu yazı kapsamında evlilik doyumuyla bağlantılı partner seçiminin önemi üzerinde duracak ve konuyu bu açıdan ele almaya çalışacağım. Gündelik hayatta bir çok insan zıt karakterlerin birbiriyle daha uyumlu olacağına inanmaktadır. Bu düşünceye göre çiftler birbirlerinde olmayanı ilişkide dengeleyecek ve bir bütün olacaklardır.
Örneğin sosyal açıdan daha dışa dönük ve ön planda olmak isteyen biri, sosyal ortamlarda daha içe kapalı, geride kalmayı tercih eden biriyle uyum içinde yaşayabilir. Aynı şekilde diğer eşin sakin ve uyumlu yapısı, tartışmalarda daha kontrolcü ve hırçın bir tarzı olan birine göre dengeleyici bir rol üstlenebilir. 

Bu bakış açısı; bilinen tabiriyle ilişkilerdeki rollerin "tencere kapak" şeklinde olmasının evlilik doyumunu artıracağını öne sürer. Başka bir deyişle; "iki cambaz bir ipte oynamaz". İlişkilerdeki uyum için ortaya atılan fikirlerden diğeri de; benzer yapıda olan kişilerin birbirleriyle daha iyi anlaşacağı yönündedir. Bu bakış açısına göre ise; kişilik özellikleri, yaşamdan beklentileri bir birlerine yakın olan kişiler daha az çatışma yaşayacak ve evliliklerinden aldıkları doyum ise daha fazla olacaktır. Örneğin; evin düzeni, mali harcamalar, sosyal faaliyetler konusunda birbiriyle benzer düşünce ve zevklere sahip kişiler, bu alanlarda birbirinden farklilık gösteren çiftlere göre daha mutlu bir ilişki yaşayacaklardır. 

Güncel hayatta "bir elmanın yarısı" olarak da tariflenen bu durum, bazılarına göre mutlu bir ilişkinin olmazsa olmazı olarak kabul görür.


Peki Hangisi Doğru?

Her ilişkinin dinamiği hiç şüphesiz ki farklı olmakla birlikte aslında her ikisinin de ilişki doyumunu artırabildiğini söyleyebiliriz. Yani bir yönüyle ilişkilerde hem kendimiz gibi olanı ararız hem de biz de olmayanla bizi dengelemesini bekleriz. Buna göre; eşler hem birbirinde olmayan özellikleriyle birbirlerini tamamlarlar hem de birbirlerine benzeyen yönleriyle birbirlerine olan aidiyetleri artar. Tartışmalarda daha sert başlangıç yapan bir parterin karşısında sakin kalabilen, yapıcı olabilen bir partner dengeleyici rolde olacak ve çatışmanın büyümesine izin vermeyecektir. Benzer şekilde bir partnerin kendi ailesinden gördüğü sıcak ilgi, alaka, fiziksel temas ise partnerinin candan, yakın tavrı ona aşina gelecek ve ilişkideki yakınlık hislerini pekiştirecektir.


İlişkiler Ne zaman Çıkmaza Giriyor?

İlişki çıkmazını anlatmadan önce aslında evlilik ya da ilişkilerde ne gibi temel ihtiyaçlarımız var bunu anlamanın önemli olduğunu düşünüyorum.
Kadın ya da erkek farkı gözetmeksizin bir ilişkide 4 temel ihtiyaç alanından bahsedebiliriz:
1- Yakınlık: İlişkilerde derin duygusal bağlar kurmak ve kurulan bu bağları sürdürmek isteriz.
2- Kontrol ve Özerklik: İnsan bir yanıyla yakınlık kurmak isterken bir yandan da kendi sınırlarını korumak, kendini yeterli hissetmek, partnerinden ayrı ilgi, seçim ve isteklerini korumaya çabalar. Başka bir deyişle "bizin" içinde "beni" korumaya çalışır.
3- Saygı: İlişki içerisinde "beni" korumaya çalışan insan, kendi seçim, düşüncelerine saygı duyulmasını, değer verilmesini ister. İlişki içerisinde partnerlerin kendisini var etme şeklinin görülmesi ve buna saygı duyulmasını bekler.
4- Tutku: Sadece cinsellik açısından değil yaşamın genelinde eğlence ve mutluluğu arar insan. Keyif almak ister. Pek tabi ki bu ihtiyaçların herhangi bir ilişkide her zaman tamamen karşılanması oldukça zordur. Ancak uzun süreli evlilik, ilişki sorunları yaşayan kişilere baktığımızda bu ihtiyaçlarının bir çoğunun uzun süredir karşılanamadığını görürüz.


Evlilik İlişkisi İçindeki Hallerimiz: Nasıl Başa Çıkmaya Çalışıyoruz?

Her ne kadar birer yetişkin olsak da özellikle bizim için önemli olan yakın ilişkilerimizde her birimiz farklı hallerde buluruz kendimizi. Bazen bir çocuk gibi davranırız, bazen ebeveynce nasihatlar, eleştiriler yaparız bazen de yetişkince iletişim kurar ve problemi sağlıklı yollardan çözmeye çalışırız.

Çocuk Hallerimiz:

1- Öfkeli- Dürtüsel Çocuk Halimiz:
Öfkeli çocuk devreye çıktığında çoğu zaman kızgınlığımızı yıkıcı yollarla ifade ederiz. Diğerini suçlama, hakaret etme, iğneleme, küsüp konuşmama, tepinme, fiziksel şiddet, eşyalara zarar verme, inatçılık, isyan etme, sorumluluk alma ve sürdürmede güçlük sık görülen örneklerdir.

2- İncinmiş Çocuk Halimiz:

Bu durumda kişi kendini tıpkı savunmasıIz bir çocuk gibi hisseder. Bu ruh hali içinde kişi çoğu zaman yalnızlık, değersizliklik, yetersizlik, utanç, sevilmeme, dışlanmışlık, suçluluk, kaygı gibi duyguları yoğun bir şekilde yaşar. Sık ağlama, yakınlık arayışında artış, çaresizlik görülebilir.

3- Mutlu Çocuk Halimiz:

Mutlu çocuk halimizdeyken; sevildiğimizi ve onaylandığımızı hissederiz. Keyifli ve huzurlu bir şekilde oyun oynayan bir çocuk gibi neşeli, çoşkulu, eğlenceli ve canlı bir yapıya bürünürüz.

4- Ebeveyn Hallerimiz:

İlişkilerimizde bazen de kendimizi bir ebeveyn gibi davranırken buluruz. Ebeveyn halimizin nasıl olacağı pek tabi ki geçmişimizle yakından ilintilidir. Aşırı koruyucu kollayıcı, müdahaleci, kontrolcü, sert bir şekilde eleştiren, kusur bulan, mükemmeliyetçi, aşırı talepkar, öğüt veren, neyin nasıl olmasını öğreten davranışlar sıkça karşılaşılan ebeveyn halleridir.

5- Sağlıklı Yetişkin:

Sağlıklı yetişkin tarafımızda olduğumuz zaman; ister olumsuz isterse de olumlu olsun duygularımızı uygun kanallardan ifade ederiz. Yaşamımızda algıladığımız sorunlar olsa da bunlarla etkili bir şekilde başa çıkmaya çalışırız. Kendimizle kurduğumuz şefkatli ilişki tarzını diğer insanlara da sergileriz. Bizler sağlıklı yetişkin halimizdeyken: kendisi ve başkalarıyla ilgili esnek düşünebilen, aktif problem çözme yöntemlerini kullanabilen, iletişimdeyken suçlayıcı, aşağılayıcı, reddedici bir dil kullanmak yerine kendi sınırlarını koruyan ve başkalarının sınır ve seçimlerine saygı duyan tavır ve davranışlar içine gireriz.

Sağlıklı Değişkin Dümeni Çocuk Ya da Ebeveyn Hallerine Kaptırırsa.


Sağlıklı bir yetişkin gibi algılayıp düşünmediğimiz, davranmadığımız zamanları çoğu zaman yukarıdaki örneklerden de anlayabiliriz. Evlilik ve ilişki çatışmalarında çoğu zaman sorun iki tarafın da dümeni çocuk ya da ebeveyn yanına bırakmasından kaynaklanır.
Dümen sağlıklı yetişkinde olmadığı zaman sıklıkla 3 şekilde yıkıcı tarzda başa çıkmaya çalışırız:

Teslim Olarak Başa Çıkma:

Teslim olarak başa çıktığımız zamanlar çoğu zaman olumsuz duyguları derin bir şekilde içimizde hissettiğimiz ve sanki bir çocuk gibi bu his ve davranışlara boyun eğdiğimiz bir başa çıkma şeklidir.

Kaçınarak Başa Çıkma:

Sağlıklı yetişkin dümende olmadığında baş etme şekillerimizden biri de kaçınmadır. İlişkilerde kaçınarak baş etmeye çalışan kişiler çoğu zaman çatışmalardan ve onların yaratabileceği olumsuz hisleri yok sayıcı tarzda davranış ve düşünceler içine girerler. Oysa ki kaçınmak yalnızca sorunları erteler, bir süreliğine!

Aşırı Telafici Tarzda Başa Çıkma:

Bu başa çıkma şeklinde de çoğu zaman savunucu, karşı saldırıya geçen, hırçın ve agresif davranışlar görmekteyiz. Kişinin yaşadığı olumsuz hisler ve ilişkilerinde aldığı yaralarla bu şekilde mücadele etmesi evlilik ve ilişkilerdeki çatışma ve duygusal kopukluğu çok daha fazla artıracaktır.

  • Share:

You Might Also Like

0 Comments